The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford

16 Temmuz 2011 Cumartesi

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford


Jesse James (Brad PITT)


Yaşadığın hayatı nasıl noktalayacağını iyi bilirsen, tüm hayatını yeniden yaratabilirsin. Eğer son nefesini verirken, suratına masum bir ifade verecek mecalin kalmışsa; bil ki yaşattıkların yavaş yavaş siliniyordur ölümüne şahit toplumun gözünde.


The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford son dönemde Ukde Sineması'nda izlediğim en etkileyici filmlerin başında geliyor. Brad Pitt de böyle düşünüyor olacak ki filme dahil olurken kontratını hazırlamak üzere çalışan avukatlarına tembihliyor; "bir madde de benden ekletin kontratıma: filmin ismi değişecek olursa, ben bu işte yokum!" Filmin bir Avrupa gösteriminden sonra da net bir biçimde ifade ediyor Pitt: "bugüne kadar kadrosunda yer aldığım en güzel film".

***

Geçenlerde televizyonda söyleşisine denk geldiğim bir Türk aktör, sanatsal anlamda ne kadar kopuk olduğumuzdan dem vuruyordu: "Türk mizahına dair bir örnek verecek olsak taa 13. yüzyıllara gidiyoruz; peki sonra?.. 13. yüzyıldan bugüne gelirken arada yaşanan boşluklar nerede?.."

"Batılı bunu başarmış. Bugünün Amerikan-Avrupa mizahında Vodvil'lerden esintiler görebilirsin. Adamlar bunu korumasını bilmişler. Yavaş yavaş aktarıyorlar yeni nesillere. Oysa bizde eskiden kurtulma çabasını dahi göremiyoruz; çünkü eski diye bir şey yok!.. Kaynak yok ki eskiyi öğrenelim, eserlerimizde yaşatalım... Tam anlamıyla bir kopuş yaşandı kültürümüzde. Her şeyi yitirmişiz, geri de getiremiyoruz asla!.. Niçin?.. E nasıl geri getireceksin, ne bir kitap var açıp okuyup öğreneceğin, ne bir film-belgesel var!.."


***
The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford filmi, sanki Amerika'nın 'karanlık' tarihine karşı bir saygı duruşu. Çok dik fakat bir o kadar da şiirsel bir saygı duruşu. Eskiden kopmadan, yeniyi yaratma; yeni teknolojiyle eskiyi anlatma...

***
Jesse James'ten (Brad Pitt) bahsedelim biraz... Şu meşhur Amerikan Vestern haydutlarındandır Jesse James. Bir çetesi vardır ve bu çeteyle birlikte gece yolcuğu yapan trenlerin yolları keser, trende kim var kim yok soyar ve hayatı bu şekilde yaşanılabilir hale getirir.

Öyle büyük işlerin altından kalkar ki, efsanesi neredeyse tüm Amerika'ya yayılır. Herkes ondan bahseder. Kellesine ödüller konur, bir numaralı toplum düşmanı ilan edilir.

Kısa süre sonra çetesinde çatlaklar olduğunu fark eder. Bu durum onda büyük bir güvensizliğe yol açacaktır. Vakit kaybetmeden çetesinden kopar ve çete mensuplarını birer birer imha eder. Kendisini sattığını düşündüğü herkesi, teker teker yollar öbür tarafa. 

***
Robert Ford (Casey AFFLECK)

Robert Ford'tan (Casey Affleck) bahsetmenin tam sırası!.. Jesse James otuzlu yaşların ortasında, tüm Amerika'ya ününü yaymayı başarmış, hakkında çizgi romanlar yazılan, methiyeler düzülen bir haydutken; Robert Ford, ağbilerinin Jesse James'e çalıştığını bilerek ağbilerinden çok James'in kendisine imrenen, dolayısıyla da tüm çocukluğunu günün birinde Jesse James gibi olmaya adayan, bunun günün birinde gerçek olacağını hayal ederek büyüyen bir ufaklıktır. Yirmi yaşında bir yeni yetme...

Ne yapar ne eder James'in çetesine sızmayı başarır. Kısa sürede James, Robert'a büyük bir güven duyar. Ona büyük işler verir. Çetesindeki çatlakları sezmesinden ve adamlarını birer birer tasfiye etmesinden sonra yanında bir tek Robert Ford ve ağbeyi Charley Ford (Sam Rockwell) kalacaktır. Bu ikiliyle birlikte büyük bir soygun planlar kafasında... Her şey çok güzel olacaktır.

Ancak James, valinin Robert'a yaptığı büyük tekliften habersizdir...

***

Dürüst olmak gerekirse buradan sonrasını da yazmak istiyorum. Çünkü film asıl o zaman başlıyor. Konuya giriş, iki saat kırk dakikalık filmin (aslında dört saatlik bir film fakat sonra ikinci montaja maruz kalmak zorunda kalıyor) anca ikinci saatinde gerçekleşiyor. En etkileyici sahneler filmin son sahneleri diyebilirim. Fakat o kadar güzel ayarlanmış ki bu, eğer ilk sahneleri izlemezseniz son sahnelerin tüm etkisi kaybolur. İlk sahneler müthiş önemli.



'Varoluşa dair bir şeyler açıklamaya çalışan nadir popüler Amerikan filmlerinden.' 

Orhan Pamuk'un Kara Kitap adlı kitabından kimi esintiler görmek mümkün filmde. Ya da bazı ufak tefek şeylerin Yeni Hayat'ı okuyanlara farklı çağrışımlar yapacağını söyleyebilirim.

Çok girmek istemiyorum. Sanırsam bu kadarı yeter.

Muhteşem oyunculuklar, efsane bir senaryo, başarılı bir yönetim. Kurgusu yavaş. Kafanız meşgulken izlemeyin. Aklınızın en sinema acı olduğu zaman 'oynat'a basın ve muazzam bir iki saat kırk dakika geçirin.

Olur ha anlamazsanız, normaldir; benim de anlamadığım sahneler muhakkak olmuştur, filmin sonunu bekleyin, biraz sessiz sakin düşünün, yaşananları ilintilendirmeye çalışın ve baktınız ki olmuyor, basın bir kere daha 'oynat'a... Bu film çok defa izlenilmeyi hak ediyor.

Not: Filmin muazzam ismine saygı duyan ve Türkçe'ye çevirirken bire bir çeviri yaparak filmi 'piç etmeyen' kurumlara selam olsun!



0 yorum :

Yorum Gönder