August: Osage County

14 Şubat 2014 Cuma

August: Osage County


August: Osage County-2013 (John Wells)

Fransızların l'élément déclencheur ya da l'élément perturbateur dedikleri bir muhabbet vardır. Bu terim "düzeni bozan unsur" gibi Türkçeleştirilebilir. Mesela bir hikaye düşünelim. A, B ve C var hikayenin başrollerinde. A, B ile evli. C de bu mutlu çiftin arkadaşları. Her şey nizama uygun, her şey normal seyrinde ilerliyor... 

Sonra bir anda ortaya çıkıyor ki, A ile B'nin yıllar boyu öz evlatları olarak benimsedikleri D; meğer B'nin C ile olan yasak ilişkisindenmiş... Hikayenin bütün seyri değişiyor, nizam bozuluyor. İşte ortaya çıkan bu şoke edici gelişme, düzeni bozan unsur: L'élément perturbateur. 

***

Yazıya böyle çok bilmiş bir edayla başlamak istemezdim. Ancak bu "çok bilinen" ve tiyatro, edebiyat gibi metinden kuvvet alan sanatları icra eden kimselerce ihtimamla üzerine eğilinen "unsur"dan dem vurmadan bence August: Osage County filmini anlatmak imkansız. Çünkü August: Osage County tam olarak böyle bir "tüm dengeleri bozan olay"la başlıyor. 

Filmin başrol oyuncularından Julia Roberts. Meryl Streep'in
karakterinin kızı rolünde. Ağzı için: Maşallah!
Weston ailesinin evine konuk oluyoruz. Violet Weston çıkıyor önce karşımıza (Meryl Streep). Kendisi orta yaş üstü, ağız kanseri bir kadın. Kuvvetli bir karakteri var ancak biraz "selamünaleyküm kör kadı" açık sözlülüğünde. 

'Bilmeyenler için Selamünaleyküm Kör Kadı!'

Zamanın birinde adamın biri "ben asla yalan söylemem; gördüğümü söylerim, o denli açık sözlüyüm!" diye atıp tutuyormuş. Bir gün bu adam bir olaya tanık olmuş ve şahit sıfatıyla Kadı'nın huzuruna çağrılmış.

Adam Kadı'nın huzuruna çıkmış tabii. Kadının huzuruna çıkar çıkmaz bir de bakmış Kadı'nın gözünde bir şaşılık var. Kendini tutamamış,  daha ilk sözü: "Selamünaleyküm kör Kadı!

Adamı tabii hemen zindanlara atmışlar. Adam yıllar boyu içeride sürünmüş.

Bu hikaye de "dürüst olmak, açık sözlü olmak her zaman makbul olmayabilir..." diye yıllardır sağda solda anlatılır. 

'Violet Weston = Selamünaleyküm Kör Kadı!'

Uzun lafın kısası Violet Weston'da da böyle bir açık sözlülük, bir dürüstlük var. Ama tıpkı hikayede olduğu gibi, Violet ipin ucunu birazcık kaçırmış vaziyette. Öyle ki bu dürüstlüğü yüzünden millet artık Violet'tan illallah etmiş. Hasta, yaşlı da olsa, artık kimse ziyaretine gelmiyor Violet'ın. Ailesinden kimseler bile...

Onun bu zorluğu, onun bu hırpaniliği yavaş yavaş etrafındaki herkesi ciddi manada yıpratmış. Etrafındaki herkesi derken, en yakınındakileri, mesela kocasını da kastediyorum.

Bir gün, karısının bu huysuzluğu, bu hırpaniliğine artık daha fazla tahammül edemeyeceğini anlayan eşi, kendi canına kıyıyor. Teknesiyle açıldığı denizin ortasında, bir gece, ansızın... Gayet romantik bir ölüm.

Neyse. Tabii bu gelişmeyle beraber Weston ailesi maaile bir araya geliyor. Beraber ailenin babasını defnediyorlar, kendi din ve ananelerince ritüellerini yerine getiriyorlar... Falan fişmekan. 

Bir anda, bir ölüm ve pek de öyle birlikte takılmadıkları belli sayıları 10'a dayanan aile fertleri buluşmak zorunda kalıyorlar. 

Bir yaştan sonra hayatından artık tahammül edemediğin herkesi çıkarmaya çalışırsın ya. İşte öyle. Bu ailenin fertleri de, her ne kadar aralarında kan bağı da bulunsa, bir şekilde birbirlerinden "bilinçli olarak "kopmuşlar. Artık araya görüşmeyeli nice zaman girmiş ve sohbet edecek konularının haddinden çok birikmesi sebebiyle, konuşacak bir şeyleri kalmamış... Her birinin bir sırrı, her birinin içinde kalmış ve yıllardır patlamayı bekleyen öfkeleri var.

E böyle olunca da içten içe tahammülsüzlükler, karşı tarafa duyulan öfke, gizli nefretler ve doğrudan haz etmemeler ayan beyan ortaya seriliyor; tüm aile fertleri arasında filmin başlarından itibaren hissedilen gerginlik bir anda patlak veriyor, tabiri uygunsa "rezillik çıkıyor."

*** 

Bir filmde Meryl Streep oynuyorsa, o filmi bir şekilde izlemek gerekir. 

Bu filmde Meryl Streep'le beraber Julia Roberts da oynuyor. Hatta Sherlock dizisinin hayranlarının pek sevdiği Benedict Cumberbatch'ten tutun da Juliette Lewis'e, Sam Shepard'a ve Muhteşem Ewan McGregor'a kadar birçok aktör-aktris filmde boy gösteriyor... Yani filmin oyuncu kadrosu mükemmel.

Meryl Streep... Her zamankinden bir nebze kötü bu sefer.


Gelelim yönetmenliğe. 

Film Yönetmenliği dersimin hocası bize koca bir dönem, ha bire şu cümleleri tekrar etmişti: "Kimi sahnelerin yönetimi, öğrenilebilir... Mesela toplu yemek esnasında, masa başı sahnesi. 10 kişi bir masanın başında oturuşmuş yemek yiyorlar ve aralarında sohbet ediyorlarsa; ve sizin de bu sahneyi çekmeniz gerekiyorsa, muhtemelen elinize yüzünüze bulaştırırsınız. Ama eğer işin mantığını bir kere çözerseniz, o zaman bir ömür benzer sahneleri hiçbir zorluk çekmeden rahatlıkla çekebilirsiniz. Bunun için tabii iyi bir çekim senaryosuna ihtiyaç var. Ayrıntılı, üzerinde çok çalışılmış bir çekim senaryosuna..."

August: Osage County filminde bir hayli uzun süren bir masa başı sahnesi var. Ailenin neredeyse bütün fertleri, ailenin babasının ölümünün ardından tek bir masa başında yemek yiyorlar. Kimi zaman hüzne boğuluyorlar sessizleşiyorlar (az konuşuyorlar, diyelim), kimi zamansa birbirlerine öfkelenip bağırıp çağırıyorlar. 

Bu çekilmesi bir hayli zor duran sahne, bence yönetmen John Wells tarafından iyi kotarılmış. 

En nihayetine August: Osage County bir tiyatro piyesinden beyaz perdeye uyarlama. Dolayısıyla böyle uzun bir sekans, tiyatro sahnesinde çok rahat verilebilir. Ama üçüncü boyutun muhakkak yaratılması gereken sinemada, böylesi bir sahneyi çekmek pek de öyle sanıldığı kadar kolay değil...

Dolayısıyla John Wells'e eyvallah..!

'Bir parantez Meryl Streep'e...' 

Tabii ki çok iyi bir oyuncu. Hollywood'un belki de gelmiş geçmiş en başarılı kadın oyuncusu. Hiç kuşku yok. Ancak nedense bence bu filmde olmamış... Bunu herhangi sansasyonel unsura bağlamak gibi niyetim yok. "Her performansıyla her sene Oscar'a aday gösteriliyor, burnu kalkmış!" falan gibi densizliğe girmeyeceğim. En nihayetinde mevzu bahis ettiğimiz kişi Meryl Streep. Ancak ne bileyim. Biraz zorlamış mı? Yoksa kimi sahnelerde bir hayli iyi olan performansını filmin geneline yayamamış, demek daha mı doğru olur bilemiyorum.

Julia Roberts başarılı ama bence Oscar şansı hiç yok. Meryl Streep de büyük ihtimalle Oscar'ı bu sene alamayacak. Sorun değil. Zira kendisinde 59523942 adet heykelcik var önceki yıllara ait.

Benedict Cumberbatch filmde ailenin pek de sevilmeyen,
hor görülen, küçük sünepesini oynuyor. 

Ewan McGregor tabii ki yine muhteşem. Çok sade, çok basit oynamış. Hiç bir abartı yok. Hiçbir büyüklenme çabası yok. Gayet haddini bilen bir performans.

'Son Söz.'

August: Osage County filminin bir tiyatro oyunundan uyarlandığını bilerek filme gitmenin sağlıklı olacağı kanaatindeyim. Çünkü bence hem teknik, hem de yaratıcı ekip bilhassa metnin "tiyatro sahnesindeki versiyonundan" uzaklaşmamak, eserin kısıtlı seyirci kitlesi tarafından solunmuş havasını kaçırmamak için ellerinden geleni yapmışlar. 

Julia Robert ve Ewan McGregor ayrılık aşamasında olan karı-koca rolündeler.

İnsanların hırslarına, sırlarına ve öz ailesinin mensubu da olsa ikinci kişilere karşı beslediği samimi olmayan duygulara dair; basit tekniklerle çekilerek beyaz perdeye aktarılmış bir tiyatro oyunu... Evet, bence August: Osage County filmini anlatan en güzel özet bu. 

Dip Not: Filmin müziklerini Gustavo Santaolalla yapmış. Biraz araştıran herkes bilir ki Gustavo Santaolalla'nın yaptığı tüm soundtrack'ler bir hayli başarılıdır ve her koşulda edinilip evde-sokakta özetle her yerde dinlenir. (Dinleyiniz: 21 Grams, Amores Perros, Babel ve Diarios de Motocicleta filmlerinin soundtrack'leri.)

0 yorum :

Yorum Gönder