Meet Joe Black

23 Kasım 2010 Salı

Meet Joe Black


"Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan."



Yahya Kemal BEYATLI, Sessiz Gemi adlı şiirine işte bu mısralarla başlar. Türk şiirinde ölüm temasını, C.S. TARANCI ile birlikte şiirlerinde en çok ve en iyi işlen ozanlarımızdandır BEYATLI. Ölümün ne olduğunu anlatmayanlardandır BEYATLI, ölüme dair bir bakış açısını insan psikolojisi üstünden işlemeye gayret eder. Nasıl düşünür insan ölüm hakkında, nelerden korkar... Bunları koklarız BEYATLI'nın mısralarında.

Ve bir bilinmezlik. "Meçhule giden gemi" benzetmesinde gördüğümüz bu bilinmezlik...

İşte kimilerine göre bu bilinmezliktir ölümü korkunçlaştıran. "Öteki tarafta görüşeceğiz, hiç merak etme!" gibi vaatler, maalesef, kanıtlanamadıkları için safsatadan ibarettir. Bu, bilinmeyene tanım getirme çabası, arkada bırakılanların acısını dindirme iyi niyetinden doğar. Saygı duyulur, ama kimi zaman da işi zorlaştırır.

İşi zorlaştıran bir başka durum ise, öleceğini bilmek olmalı. Ne zaman öleceğinizi öğrenmek korkunç olmaz mıydı? Bir düşünsenize; ne zaman, nerede, nasıl öleceğinizi biliyorsunuz! Hayatınız yaşanılır olmaktan çıkmaz mıydı? Muhtemelen elde avuçta ne varsa saçar, yapamadıklarınızı yapma gayreti içine girerdiniz... Ya da bir çok sevap işleme çabası alıkoyardı sizi son günlerinizde istediklerinizi yapmaktan. Öteki dünya ve fani dünya kalıpları arasında sıkışır kalırdınız. "Acaba hangisi, son günlerimi hangisine yatırım yaparak harcasam!"

Peki ya başarılı bir iş adamı olsanız... Tüm ömrünüzü firmanızı üst düzeye çıkarmak için gece gündüz çalışarak geçirseniz ve bu yüzden kalbiniz, bedeniniz henüz altmış beşinde çökse? Günün birinde garip sesler duymaya başlasanız ve karşınıza bir adam çıkıverip size şöyle dese; "senin yanına tatile geldim, canım sıkılana kadar buradayım, sonra gideceğim ve giderken seni de yanımda götüreceğim...". Nasıl olurdu? Ölümle tanışmaya cesaretiniz var mı? Cevap eğer "hayır"sa, bu görüşünüzü -kadınlara söylüyorum- ölümün Brad PITT oluşu değiştirebilir mi?

Meet Joe Black, azrailin dünyada çıktığı tatili anlatıyor. Azrail, kendisine uygun bir fani seçip onun yanında tatiline başlıyor. Fani -Anthony HOPKINS- azrailin keyfini yerinde tutmak zorunda, çünkü aksi takdirde azrail tatilini sonlandırır ve boyut değiştirir ve giderken de yanında Anthony HOPKINS'i de götürür...

Fani zengindir. Bu sebepten azrailin yapmak istediği her şeyde kendisine yardımcı olabilir fakat azrailin, faninin kızına aşık olabileceğini hesaba katmaz. Hele giderken faninin kızını da yanında götüreceğini asla... 

Buradan bir aşk hikayesi alevlenir. Bir başka yerden de kapitalizmin kendi evlatlarını öldürmesi hikayesi... Filmin bir şekilde ilerlemesi gerekiyor değil mi?


Hayata dair önemli mesajlar içeren bu filmi ilk izleyişimi hatırlıyorum da, sanki çok daha fazla kendimi kaptırmıştım. İkinci film bana biraz Issız Adam kokusu verdi. Film boyu pek aksiyon yok, en sonunda itekleme bir duygusal sahne ve hüngür şakır ağlayan seyircinin bir hafta film hakkında orada burada "muhteşem bir filmdi!" diye ağlanması... Acı ama böyle.



Brad PITT'i öldürme dersleri





















Filmin soundtrack'i için ayrı bir parantez açmak gerekir. 

Road to Perdition, Scent of a Woman, American Beauty, hatta The Shawshank Redemption gibi önemli filmlerin soundtrack'lerine imza atmış Thomas NEWMAN bence önemli bir iş çıkartmış. Bilhassa Israel Kamakawiwo'ole'nin, Facing Future adlı albümünde yer alan ve Kamakawiwo'ole'yi tek başına en etkili Hawai müzisyenlerinden biri haline getiren Over the Rainbow/What  a Wonderful World karması şarkıyı filmin en sonunda duymak çok mutluluk vericiydi.

Christopher Reeve-O'nu böyle hatırlayalım...
Brad PITT
Ayrıca; Brad PITT gibi yakışıklı bir adamın azrail rolünü oynaması çok ilgimi çekti. Böyle bir "naif" suratı seçmelerinde bir kasıt olup olmadığını düşünürken öğrendim ki; yerine Superman serilerinden tanıdığımız Christopher Reeve düşünülmüş daha evvel ancak Reeve bir at kazası geçirince maalesef filmde oynayamamış. Bu, filmde azrail rolünü böyle temiz bir yüze bilerek verdiklerinin kanıtı olarak algılanabilir. Acaba filmi yumuşatmak için mi yapılmış bir hareket, eğer öyleyse işe yaramış olduğunu sanırım kabul etmeliyiz. Ama yine de, bir pislik surat tarafından oynanan azrail rolünü de görmek isterdim sanırım.

0 yorum :

Yorum Gönder