Coherence
Coherence - 2013 (James Ward Byrkit) |
Bu yaz nihayet Haruki Murakami'nin 1Q84 romanını okuyup bitirdiğimde, gelecek 6 ayımı paralel evren meseleleriyle geçireceğimi bilmiyordum. Bilim kurguyu pek sevmem. Benlik değildir pek. İzlediğim filmlerin, okuduğum kitapların ayakları yere daha sağlam bassın isterim. Bu birazcık da benim bağnazlığımdan geliyor olabilir. Hem bağnazlığımdan, hem de muhafazakarlığımdan. Bağnazlığımdan; çünkü alışılmış roman ve film kalıplarının dışına çıkmaktan pek hoşlanmam. Muhafazakarlığımdan; çünkü her gün karşımıza çıkmayan, hayatın içinden olmayan bir takım yeniliklere pek açık değilimdir.
Murakami'nin kitabı bitti ve şu anda izlediğim dizi Fringe, film ise Coherence, Interstellar, The One I Love, Primer...
Peki ne değişti? Ben artık bağnaz ve muhafazakar bir adam değil miyim?
Hiç sanmıyorum. Ben bağnazlığından ve muhafazakarlığından ödün veremeyecek kadar bağnaz ve muhafazakarım çünkü. Değişikliklerden hiç hazzetmem.
Bence durum şu: Paralel evren muhabbetiyle ilgili karşıma çıkan eserler öyleler ki, bana aslında ilk bakışta hayli olağanüstü gözüken kimi olayları hayli olasıymış gibi anlattılar.
***
8 arkadaş, kimileri ilişki içerisinde, kimileri değil, bir akşam oturmasında bir araya gelirler. Sade bir müstakil evdir buluştukları. Otururlar, sohbet ederler, içki içip yemek yerler.
Derken bir dizi garip olaylar cereyan eder.
Tam konuşurken cep telefonlarının ekranlarının çatlaması ya da internet bağlantılarının yekten kopması gibi...
İşte böyle garipliklerden birinin olduğu esnada biri ortaya şu fikri atar: "Bu gece bir kuyruklu yıldız dünyanın yörüngesine giriyor, bir takım gariplikler yaşanabilir."
***
Yaşanan garipliklerden biri de, tüm muhitin elektriklerinin kesilmesi olur. 8 arkadaş "Haydaa, neden gitti ki şimdi bu elektrikler?!" diye sorarlarken, fark ederler ki bir komşularının ışıkları hala yanıyor.
İki kişilik bir grup oluştururlar ve bu grubu o ışıkları yanan eve, ne olup bittiğini öğrenmek için yollarlar.
İki kişilik grup gider ve bir süre sonra geri döner. Grup geri döndüğünde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Çünkü geri dönenlerin iddiasına göre; o ışıkları yanan evde, şu anda içerisinde bulundukları evde yaşananların bir süre öncesi yaşanmaktadır!
8 kişilik evdeki tüm kişiler, o ışıkları yanan evde oturmakta, sohbet etmektedirler...
***
Bir süre sonra ortaya çıkar ki, evi bir sebepten terk eden herkes, bir süre sonra eve geri döndüklerinde, paralel evrene geçiş yapmış, bambaşka bir düzlemde yaşamaya başlamışlardır.
Artık 8 kişilik gruptan her birinin milyonlarca versiyonu, milyonlarca kopyesi bulunmaktadır.
Ve biz, bu grubun içerisine önce balıklama dalar, her bir karakterin tepesinden, Tanrı Bakışı'yla olayları görmeye; sonra da bu karakterler arasından tekinin bakışaçısıyla olayları çözmeye çalışırız.
Bu karakterin ismi Em'dir. (Emily Baldoni)
***
Filmin diyaloglarının çoğunun doğaçlama olduğunu bilmek, elbette filmi daha değerli kılabilirdi. Ancak ne yazık ki bence öyle olmuyor.
Kötü bir film değil. Bilakis, bence gayet iyi kotarılmış, çalışan bir film.
Ancak şu senaryo konusunda bence biraz sınıfta kalınmış.
Konu paralel evren ve seyirci bu konuya pek hakim değil ya (en azından öyle olduğu varsayılır tarihi ya da bu tarz, bilimsel-dini referansları olan, belirli bir alanda uzman bilgisine ihtiyaç duyulan
bir film yapılırken), sazı her eline alan bir Schrödinger'in Kedisi tasviri, bir Tunguska Olayı göndermesi yapıyor...
Bence bu tip gariplikler ortadan kaldırılsa, Coherence gayet güzel, temiz ve pratik bir film.
Filmde zaten büyük bir bütçe yok. Bütçeye ihtiyaç duyulacak bir sahne de yok.
Parası olan aynı konuyla Interstellar çeker, olmayan da Coherence.
Bu da gayet tabîî bir durum.
Ama en azından senaryo biraz daha iyi çalışılsaydı. Anlatılması mecbur olan, Paralel Evren nedir, Kuantum Fiziği nedir muhabbetleri senaryoya biraz daha iyi ve doğal yedirilseydi, Coherence bambaşka bir sükse elde edebilirdi.
0 yorum :
Yorum Gönder