Chloe

4 Eylül 2010 Cumartesi

Chloe



Geçtiğimiz yıl vizyondayken izleme fırsatı bulamadığım filmlerdendi Chloe. Dürüst olmak gerekirse afişini gördüğümde içimde herhangi bir “izlemem gerek!” hissi uyandırmamıştı.

Film bir doktorun, kocasının kendisini aldattığını hissetmesiyle başlar. Doktor, kuvvetle şüphelendiğinden emin olmak için bir fahişe kiralar ve onu kocasının üstüne salar. İşte ne olursa o anda olur.

Filmin devamını söylemek çok isterdim, ama söylemeyeceğim, izleyecek olan izlesin. Basit bir seks filmi değil, her ne kadar kimisine öyle gözükse de… Tam tersine, insanın içinde kalan duyguları zapt etmesinin güçlüğüne dokunan, Freudyen bir noktası dahi var.

Filmi izledikten sonra, Julianne Moore’un nasıl olur da bu filmle Oscar’a aday olamadığını uzun süre düşündüm. Başarılı bir performanstı oysa.
Eğer filmi tek başınıza izliyorsanız, filmin birçok yerinde “ah, aptal kadın!” diyeceksiniz, eğer yalnız değilseniz de muhtemelen bu cümleyi etrafınızdakilerin söylediğini duyacaksınız.

Bir Ahmet Altan-Aldatmak, ya da Unfaithful kokusun filmde var. Bundan kastım; başrol oyuncusu doyumsuz bir kadın, her şeyi var olmasına rağmen yine de muhteşem bir cesareti olan şu kadınlar var ya, işte onlardan. Bu cesareti bir ailenin neredeyse parçalanmasına yol açıyor. Kimse bunun aksini iddia etmesin, çünkü kimseye son sahneyi ve kadının kafasındaki objeyi hatırlatmak istemem…

0 yorum :

Yorum Gönder