Awakenings

28 Haziran 2010 Pazartesi

Awakenings



Kimi oyuncular vardır ki size oynadığı filmi izlememe şansı vermezler; filmin vizyona girdiğinden haberdar olursunuz, üstünüzü giyersiniz, sinemaya gidersiniz, bilet alırsınız, filme girersiniz; ikinci bir şansızınız yoktur.

Robert De Niro, Robin Williams gibi aktörler, bu bahsettiğim tür aktörlerdendir. Oynadıkları filmler, koleksiyonerler tarafından sinema biletleri saklanan filmlerdir. Her birinde gişe başarısı değil ama, sinema adına muhteşem bir başarı öyküsü yatmaktadır filmlerin.

İki gece evvel Ukde Sineması'nda işte böyle bir "banko" film izledik. Banko diyorum çünkü eğer amacınız iyi sinema ise, bu aktörlerden sinema adına kötü bir film çıkmaz ve bir şekilde sizi amacınıza ulaştırırlar.

İzlediğim film (Buğra Yücesan, Aslı Deniz Gündez ve babam ile birlikte) şans eseri tek bir banko aktör değil, iki tane banko aktörü barındırıyordu; Robert De Niro (Bobby Milk) ve Robin Williams.

Robert De Niro, film çekilmeye başlamadan evvel uzun bir süre hastanelerde oynayacağı hasta rolünün semptomlarını izlemiş ve Stansilavski Sistemi'ni muhteşem bir şekilde özümsediğini bir kez daha kanıtlamıştır. Öyle ki, Oliver Sacks'ın kitabından uyarlama olan bu filmin her sahnesinde "Robert De Niro'nun acaba gerçekten bu hastalığa yakalanmış olma ihtimali var mıdır?" diye sorup duruyorsunuz.
Muhteşem performansın bir diğer belirtisi ise; Oliver Sacks'ın kitabın ilerki baskılarına eklediği yeni ön sözünde ortaya çıkıyor. Robert De Niro'nun, rolü oynarken ayaklarıyla yaptığı bir haraketin bariz bir şekilde filmde bahsi geçen hastalığın belirtisi olduğunu fark eden Oliver Sacks, bunu nasıl yaptığını soruyor Robert De Niro'ya... Aldığı cevap hayli ilginç ve aktörlükle ilgilenenler için ders niteliğinde: "tamamen farkında olmadan yapıyorum, öyle ki siz söyleyince o hareketi yaptığımı fark ettim..."

Robin Williams'ın oyunculuğu da De Niro'nunkinden geri kalır değil. Sade oyunculuğu ve çok sık komedi türünde görmemize rağmen göstermiş olduğu oldukça ağır, hafif sinameki ve hayatın bir türlü ucundan tutamamış idealist doktor rolünü muhteşem bir biçimde yansıtan Robin Williams da, tıpkı De Niro gibi, metod oyunculuk sistemi adına belirgin örnekler yansıtıyor...

Hastalık hakkında filmi görmemiş olanlara bilgi vermek istemiyorum. Ama basit olarak söylemek gerekirse, bir çeşit bilinç kaybı, reflekslerin sabit kaldığı bitkisel hayat denebilir.

İlgilenenler için; 2001 yılında yapılmış olan "The Score" filminde başrolü Robert De Niro'yla paylaşan Edward Norton'un oynadığı "sahte özürlü" rolünü çalışırken, sanki De Niro'nun Awakenings filmindeki performansından esinlendiğini düşünebiliriz. İncelemeye açık tabii...

Filmden bazı önemli replikler şöyle:

-Mrs. Lowe: When my son was born healthy, I never asked why. Why was I so lucky? What did I do to deserve this perfect child, this perfect life? But when he got sick, you can bet I asked why! I demanded to know why! Why was this happening?
(De Niro'nun filmdeki annesi, Robin Williams'a, yani oğlunun doktoruna dert yanıyor)
...

-Lucy: I can't imagine being older than 22. I've no experience at it. I know it's not 1926. I just need it to be.
(Lucy adlı bir hasta, yıllardır uyuduğu uykusundan kalktıktan sonra aradan geçen senelerin onda bıraktığı boşluk hissini adlandırmaya çalışırken)
...

-Leonard Lowe: It's quiet.
Dr. Malcolm Sayer: Yes, everybody's sleeping.
Leonard Lowe: I'm not.
(Sayer -Williams- ile hastası Lowe -De Niro- arasında geçen bir konuşma. De Niro'nun hastalığından Sayer sayesinde uyanışının hemen akabinde oluşan bu sahnede aslında filmin teması yatıyor)

0 yorum :

Yorum Gönder