Enough Said

10 Ekim 2014 Cuma

Enough Said



Enough Said (2013) - Nicole Holofcener


Sevgiliniz, bir arkadaşınızın eski sevgilisi olsaydı ne yapardınız?

Tabii ki bunu bilirdiniz. Ama ya bilmeseydiniz?

Şöyle söyleyelim: İşiniz aracılığıyla bir arkadaş edindiniz. Bu "yeni" arkadaşınız, aynı zamanda sizin hemcinsiniz. Ona dair hiçbir şey bilmiyorsunuz. Onun hayatını keşfederken öğreniyorsunuz ki, eski sevgilisi sizin şu andaki sevgiliniz.

Peki ya o zaman ne yapardınız?

***

2013 yapımı Enough Said işte bu fikirden temelleniyor.

Eva (Julia Louis-Dreyfus) orta yaşlı bir masözdür. Özel müşterileri vardır. Masaja ihtiyacı olan kimseler onu ararlar, o da bu kimselerin evine gidip onlara masaj servisi sunar.

Eva bir gün arkadaşları vasıtasıyla katıldığı bir davette, Albert (James Gandolfini) isimli bir adamla tanışır. Aralarında hemen bir elektrik doğmaz aslında, ama bir şekilde yolları kesişecektir.

Eva aynı davette, kendisinin pr'ını yapar. Tanıştığı kimselere masöz olduğundan bahseder ve bu kimselere kartvizitini takdim eder.

Kartvizitini verdiği kadınlardan biri Marianne (Catherine Keener) isimli orta yaşlı bir şairdir. 

Marianne, tanıştıkları davetten kısa süre sonra Eva'ya ulaşır ve kendisine masaj servisinden yararlanmak istediğini söyler. 

Aynı dönemde, Eva'yı "o gece"ye davet eden bir kadın arkadaşının Eva için bir sürprizi vardır: "Albert senden çok etkilenmiş, telefon numaranı istiyor. Ne dersin?"

İşte böylece Eva hem Albert'le, hem de Albert'in eski karısı Marianne ile ilişki kurmaya başlar. Albert ile sevgili olur, Marianne ile ise yakın arkadaş.

Eva, başlarda pek ilgi duymadığı Albert'ten fevkalade etkilenmeye başlar. Onunla güzel zaman geçirir. Albert hafif tombul ama oldukça sempatik bir adamdır. Naziktir, iyi niyetlidir ve her şeyden önce dürüsttür.

Bir takım kusurları vardır Albert'in, bu doğru; ne var ki Eva bunları pek görmez. 

Ancak Albert'in kimi özellikleri zamanla Eva'nın gözüne batmaya başlayacaktır. Bu "rahatsız olma" durumu da, Marianne'ın ayrıldığı ve "iyi ki ayrılmışım" dediği eski eşinin, aslında Albert'in ta kendisi olduğunu fark etmesiyle gerçekleşir. 

Marianne Albert'ten o kadar kötü bahseder ki, Albert'in kimi özellikleri, Eva için yavaş yavaş kusur haline gelmeye başlar. Albert'in başlarda sempatik bulduğu göbeği, fısıldayarak konuşamaması...vb. bir takım özellikleri, artık Eva için ciddi sorun teşkil etmektedir.

Bunları Eva hiç bağırarak söylemez, daha çok "hissettirir". Sanki hiç takmıyormuş gibi bu özelliklerle, hem de eşin dostun içinde alay eder. 

"Hani öküz gibi horluyorsun ya, işte o zaman çok tatlı oluyorsun sevgilim!" gibisinden cümleler, minik kahkahalar eşliğinde havada uçuşmaya başlar. 

"Ne yani? Ne demekti şimdi bu?!"

Ve tabii bir gün, Eva'nın Marianne ve Albert'le aynı anda görüşüyor olduğu, Marianne ile Albert hakkında mütemadiyen konuşuyor olduğu ortaya çıkacaktır. O zaman da işler sarpa saracaktır...

***

Çok tatlı ve samimi bir film. Abartılı hiçbir yanı yok. Senarist-yönetmen de ayağını hep yorganına göre uzatmış.

Filmin en takdir edilesi birinci yanı bu.

İkincisiyse sadece senaryoyla alakalı. 

Nicole Holofcener. 

Bu ismi, ne yalan söyleyeyim, ilk defa duyuyorum. Birkaç tane filmi ismen de olsa tanıdık geliyor aslında. Ama hiçbirini izlemedim.

Diğer filmleri de Enough Said kadar başarılı mı, bilemem. Ama en azından Enough Said'in senaryosu, bence üzerinde çalışılası, düşünülesi...

Filmin geçişleri, senaryonun akıcılığı ve karakterlerin üç boyutluluğu gerçekten harika. 

Üzerinde çok çalışılmış bir senaryo... Romancı titizliğiyle ele alınmış.

Filmin bilhassa diyalogları çok akıcı. Rahatsız edici tek kelime, tek diyalog yok. 

İlla bir kulp takacaksam; Eva'nın, kızının arkadaşıyla olan ilişkisini gereksiz bulduğumu söyleyebilirim. Ama bu ilişki hikayeyi zayıflatıyor ya da yavaşlatıyor mu? diye sorsalar, gözüm kapalı "Kesinlikle evet!" diyemem.

Enough Said 2013 Filmekimi'nde gösterildi. Kaçırdığım filmler arasındaydı. Aslında bilerek gitmediğim desem daha doğru olacak. Hem oyuncularının şöhretli oluşu, hem de ABD filmi olması, bu filmin başka bir yerde nasılsa karşıma çıkacağına delalet ediyordu, ben de es geçtim.

Güzel bir zamanda izledim. Öyle denk geldi.

İlişkiler üzerine, kadınlar üzerine, kadınların düşünüş biçimleri üzerine kaçırılmaması gereken bir film.

Vaktiniz varsa izleyin.


0 yorum :

Yorum Gönder