El Crimen del Padre Amaro

3 Ekim 2010 Pazar

El Crimen del Padre Amaro


Uzun bir aradan sonra Ukde Sineması'na, Aslı'nın isteği üzerine bir Bernal filmiyle döndük. Çoğu Bernal filmini izlemiş olduğumdan ve bir çok Bernal filmini kafadan, sırf aktörümüz İspanyolca konuşmadığı için elediğimizden geriye bir tek "El crimen del padre Amaro" kaldı.

Portekiz'li yazar ve diplomat José Maria de Eça de Queirós'un aynı adlı romanından uyarlama olan bu filmi sonuna kadar "bir şeyler" olacağına dair beklentilerimi, umudumu kaybetmeden izledim. İnternetten takip edebildiğim kadarıyla bir çok sinemasever de benim gibi yapmış.

Film 2001 yılı Meksika'nın En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı. Nirgendwo in Afrika (nowhere in Africa) filmi, o yıl Almanya'yı birinciliğe taşımış. Yani Oscar'dan da eli boş dönmüş film.

E peki oyunculuk nasıl dersek? O da bence beş para etmez. Tek meşhur aktör Bernal'i film boyu izlerken tek bir şey düşündüm, o da; filmde yan rolde Ruben'i oynayan Andrés Montiel'in nasıl olup da bunca yıldır uluslararası anlamda Bernal'in önüne geçemediği... Bence bu filmde Bernal'den çok daha iyi bir performans sergilemiş.

Ha bir de bir kız var tabii. Ana Claudia Talancón... Güzelliği oyunculuğunun önüne geçmiş gibi duruyor. "Güzel/yakışıklı olmak bir oyuncu için hem avantajdır, hem dezavantaj" sözünü iyi açıklayan bir performans sergiliyor... Matando Cabos adlı bir filmi daha var. Zaten merak ettiğim bir filmdi, izleyeceğim, sonra kız hakkında daha net yorum yapabilirim.

Film neden bahsediyor? Ufak bir Meksika köyüne yeni atanan genç bir rahibin başına, bir rahibin başına gelebilecek en kötü şey geliyor; arzusu bitmek tükenmek bilmeyen bir kızın kendisini sürekli tahrik etmesi... Olaylar buradan başlıyor. Kız ne yapıp ediyor, bir şekilde Bernal'in (rahibin) kanına giriyor. Geri kalanı izlemeye değer.

Koleksiyona mutlaka konulacak bir film midir bilemem, ancak izlenilebilir.

Filmin beğendiğim noktalarını hatırlamaya gayret edersem; aklıma öncelikle günümüz Türkiye'sinde de net olarak gördüğümüz "basın baskısı" gelir. Dinin dokunulmazlığını delen bir gazetecinin başına gelenleri görünce film sanki günümüze atıfta bulunuyor gibi geliyor...

Bu baskıyı film de gerçek hayatta yemiş. Dini çevreler filmi epey protesto etmişler. Normaldir...

Kısacası muhteşem bir film değil. Ama elinize geçerse, izleyin derim.

0 yorum :

Yorum Gönder