Following

6 Eylül 2013 Cuma

Following


Following-1998 (Christopher Nolan)

Memento (2000), Insomnia (2002), The Prestige (2006), Inception (2010) ve son üç Batman filminin yönetmeni Christopher Nolan bir gün dairesine döndüğünde birilerinin evine girmiş olduğunu fark eder... O gün, 28 yaşındaki genç İngiliz yönetmenin aklına bir soru düşer: "Evlerine gizlice girilen insanlar, ne hissederler?" 1998 yapımı Following, işte bu hissin peşinde koşan bir "ilk" film.

Christopher Nolan ismini duymamış olmak, bir eksikliktir. Lise yıllarımda bilhassa Memento'suyla kazınmıştı ismi kulağımıza. Her yerde bu filmi arıyorduk. Öyle bir senaryosu vardır ki bu filmin, "nasıl olabilir?" diye sora sora, şaşkın şaşkın ortalarda dolanıp duruyorduk. David Fincher'ın 1995 yapımı "Se7en"ı ve Christopher Nolan'ın "Memento"sunu izleyen arkadaşlarımız karizmatik, entelektüel, zamane tabiriyle "cool" oluyorlardı. Sert, garip ve zekice yazılmış senaryolara sahip bu iki film, bizim neslin kült filmleriydi belki de.

Christopher Nolan'ın filmografisine baktığımızda, bilmediğimiz hiçbir filmi yok gibi. Bir kısa filmi var Doodlebug diye, 1997 yılında çektiği, geri kalan tüm filmleri biliyoruz. İzlememiş olsak bile, muhakkak duymuşuzdur. 

The Prestige mesela. İzlemeyen, izlemeli. Sırf senaryosu ve sürükleyiciliği için bile izlenir.

Insomnia, Al Pacino'nun dedektifi, Robin Williams'ınsa katili oynadığı bir film. Kaçar mı? (Bonus: Hilary Swank)

Memento, dediğim gibi; ve sonra Nolan'ın büyük bütçeli filmleri geliyor. Batman serisi (Batman Begins -2005-, The Dark Knight -2008-, The Dark Knight Rises -2012-) ve Leo Di Caprio'nun oynadığı Inception...

Memento'yu bilmeyenler, büyük ihtimalle Christopher Nolan'ı hep büyük bütçeli filmlerin yönetmeni olarak tanırlar. (Birçoğumu eminim, Nolan'ı ABD'li biliriz. Ama o bir İngiliz.) Memento'yu bilenler ise, Following'i izledikleri zaman asla yadırgamazlar. Çünkü Nolan, büyük olduğu kadar sınırlı bütçelerin de yönetmeni. Ne istediğini biliyor, elindekiyle neler yapılabileceğini de.

***

1 saat 9 dakikalık bir film Following. Nolan'ın diğer filmlerine nazaran çok ama çok daha kısa. Daha uzun olsaymış basit bir Doğu Avrupa filmi olabilirmiş. Ama dedik ya, Nolan elindekiyle neler yapabileceğini çok iyi biliyor.

***

Baştan sona siyah-beyaz çekilmiş film. Ama o dandik siyah-beyazlardan değil. Çok natürel, çok inandırıcı. Fotoğrafları gördüğü zaman insan, Nolan'ın epey eski bir kamera kullandığına rahatlıkla inanıyor. 16 mm film kullanmış Nolan bu projesi için. En hesaplısı budur çünkü. 


Filmin dört prodüktöründen biri Nolan, senaristi Nolan, kameramanı Nolan, ışıklandırma sistemleri için bütçesi elvermediğinden doğal, sahne çekilirken hangi ışık düşüyorsa sete, o ışığı kullanmaya karar veren Nolan... Filminin her şeyiyle baştan aşağı meşgul olmuş, o özgürlükte bile harikalar yaratmış bir Nolan.

***

Filmin aktörlerinin başka işlerde çalışıyor olmalarından ve filmin çekimlerine yalnızca cumartesileri, o da 15 dakikacık ayırabilecek olmalarından dolayı Nolan, 3-4 ay boyunca her cumartesi, yalnızca 15 dakika boyunca çekim yaparak filmini tamamlamış... 

Bunun gibi birçok veriyi paylaşabilirim buradan. Nolan'ın filmin çekimi için eşinin dostunun evlerini kullanması falan gibi... Ama gerek yok; ne kadar amatör bir ruhla çekildiğini filmin, anlamak yeterli olacaktır. 

***

Bu kadar yazmışsın, hala filmin konusuna gelememişsin, diyenler için şunu söyleyebilirim; filmin konusu gayet basit, bu yüzden ilgimi daha çok çeken kısmı işin, yukarıda yazdıklarım.

Ama konuya da değinelim tabii:

Bill (Jeremy Theobald), Londra sokaklarında boş boş insanları takip eder. İnsanları takip edişindeki yegane mantık; yazar olmak istemesi ve yazdığı hikayelere yedireceği karakterleri yaratabilmek için, gözlem yapmaktır. Birkaç tane kuralı vardır yalnız. Bunlardan birincisi, asla ama asla aynı kişiyi iki kere takip etme. 

Genç adam kuralını ihlal eder bir gün. Ve daha önceden de izlediği bir adamı, tekrar izlemeye kalkar. Adamın girdiği kafeye dalar ve ondan birkaç metre ötedeki masaya oturur. Belli etmemeye çalışarak adamı izler, ancak adam durumu fark eder ve olduğu yerden kalkıp bu genç adamın masasına oturur. 

"Merhaba ben Cobb, beni neden takip ediyorsun?"

Cobb, yani Alex Haw, insanların evlerine giren bir hırsızdır. Aslında onun durumu bildiğimiz hırsızlardan bir parça farklı. Evlere giriyor, ancak pek bir şey çalmıyor; yalnızca evdeki eşyaların yerlerini değiştiriyor. Bunu yapışındaki amaç da, Cobb'un bir görüşünden geliyor:

"Eşyalarına bakarak insanlar hakkında pek çok şey öğrenebilirsin. İşte bir kutu (etrafta bulduğu kutuyu eline alır)... Her erkeğin bir kutusu vardır mesela; içinde fotoğraflar, mektuplar, Noelden kalma ufak tefek şeyler bulunur... Fark etmeden yapılan bir koleksiyon gibi... Bir sergi... Benim yaptığım ise, insanlara ait bu kutuları, eşyaları bulup onların yerlerini değiştirmek; çünkü insanlar özeller yaratırlar ama bir yandan başkalarının, kendi özellerine burunlarını sokmalarını da severler. Günlük tutmak gibi, yazarsın ve bir yandan da birilerinin bu yazdıklarını okuyacağını bilirsin."

Sonra işler karışıyor tabii. Çünkü işin içine bir kadın giriyor. 

Fransızların meşhur "cherchez la femme!"ını bilirsiniz. Kadını arayın, demektir. Eğer bir yerde bir sorun varsa, cherchez la femme, kadını arayın, soruna ulaşırsınız.

Seksist, maço bir yaklaşım olabilir. Ama içinde biraz olsun haklılık payı yok mu?..

***

Following, Nolan'ın ilk uzun metrajlı filmi. Yönetmenin bu yapımdan Inception'a uzanan yolculuğunu anlamak için bile sırf, izlenir. 

0 yorum :

Yorum Gönder