Relatos Salvajes

1 Nisan 2015 Çarşamba

Relatos Salvajes




Relatos Salvajes - Damián Szifrón (2014)


Relatos Salvajes aslında bir öykü kitabı. Murat Menteş'in, Murat Uyurkulak'ın yazacağı türden bir öykü kitabı. Sinemanın gidebileceği yepyeni bir yol aynı zamanda (kısa ve hızlı anlatımlar -tweet'vâri). 

Ve eğer tıpkı Paris, je t'aime (2006); New York, I love you (2008)... gibi Argentina, Te Quiero filmi yapılacaksa, Relatos Salvajes işte o filmdir.

1. Hikaye: Uçak / İntikam / İntihar. (Bkz: Andreas Lubitz)

Bu blog'u takip edenler benim Arjantin'e karşı büyük bir zaafım olduğunu bilirler. Andrés Calamaro'nun ve Bersuit Vergarabat'ın (ya da Arjantinlilerin diyeceği şekilde 'La Bersuit'in) müziğine; Boca'nın, River'in futboluna; Arjantin'in Acun Ilıcalı'sı Mercelo Tinelli'nin 'sansasyonel televizyonculuğu'na; Borges'in, Cortázar'ın edebiyatına... ben taparım.

Çok da düşünmem öyle enine boyuna, taparken. Bu bir tür anne sevgisi gibidir benim için; sorgusuzdur, sualsizdir.

Dolayısıyla şu anda kaleme alıyor olduğum bu blog yazısında, tarafsızlığımı koruduğumu iddia etmiyorum. 

2. Hikaye: Baba / İntikam /Cinayet. (Bkz: Kan Davası)

Zaten bunu düşünecek durumda da değilim açıkçası. Burası "mümkün mertebe" özgür bir mecra. Ben de aklıma estiği gibi yazıyorum tüm yazılarımı.

***

Ben 2007-2008 yılları arasında Arjantin'de yaşadım. Henüz 18 yaşındaydım ve o zamanlar da sinemayla ilgiliydim. 

Yepyeni bir ülkeye, kültürlerarası bir değişim programının bünyesinde gittiğiniz zaman o ülkeyi kültürel anlamda sömürme isteği içinizde tabiatıyla peyda oluyor. Teoman'ın "İç tüm şaraplarını bu dünyanın, kay ıslak güvertelerinde bütün güzel kadınların" felsefesini biraz yumuşatacak olursak; "dinlemek istiyorsunuz bu yepyeni ülkenin her çeşit müziğini ve izlemek istiyorsunuz bu sizin için fevkalade bakir toprağın size sunduğu tüm görüntüleri..."


3. Hikaye: Araba / İntikam / İt Dalaşı. (Bkz: "Hatalı sollayan sürücünün kafasını levyeyle parçaladı.")
İşte ben de bu dürtüyle, Arjantin'e gittiğimde, ülkenin sinemasıyla alakalı bir şeyler öğrenebilmek istedim. Jakoben bir şekilde dahil olduğum Arjantinli ailenin tüm fertlerinin paçasına yapışıp "Acaba bir Arjantin filmi mi izlesek? Yok mu sizin bir sinemanız acaba?" mırıltılarıyla uzunca bir süre dolandım etrafta. Çok çaba sarfettim bu uğurda, çok çene yordum... Ancak nafile; herkesin ağzında hep aynı türkü dolanıyordu: "Bizim pek öyle kayda değer bir sinemamız yok; Nicolas Cage'li, Tom Hanks'li bir ABD filmine ne dersin?"

Nikılıs Keyc'i Nikola Kiş, Tom Henks'i de Tomas Hamks olarak telaffuz eden Artjantinli babam, ABD filmleri konusundaki ısrarını sürdüredursun; ben küçük şehrimde kendi başıma Arjantin Sineması'nın izini sürmeye başladım.

Rio Negro eyaletinin ortalama 85.000 nüfuslu General Roca şehrinde dönem itibariyle tek bir sinema salonu bulunuyordu ve orada da en son 2005 yılında gösterilmiş bir kırık dökük ABD filmi oynuyordu. (Kimi Anadolu sinema salonlarında yakın zamana kadar Abuzer Kadayıf'ın gösterildiği gibi...) 

Farelerin cirit attığı bu sinema salonundan Arjantin Sineması'na dair pek bir şey öğrenemeyeceğimi fark edince soluğu şehrime en yakın "büyükce" şehir olan Neuquén'de aldım.

Sabahtan yola çıktım. Neuquén'e vardım. Benim şehrimdekine nazaran daha ideal bir sinema salonuna girdim. Ortalama üç saat sonra kendi şehrime geri dönüş yaparken elimde yarısı "ayıp olmasın diye yırtılmış" bir sinema bileti duruyordu: Bu harikulade (!) Arjantin filmin adı Soy Leyenda - I am Legend (2007) idi...

Nafile çabalar birbiri ardı geldi ve nihayet ben Arjantin'den dönerken elimde sinemaya dair yalnızca 1985 yılına ait, En İyi Yabancı Film dalında Akademi Ödülü kazanmış La Historia Oficial vardı, ki bu durum benim için hayli karamsar bir tabloyu işaret ediyordu.

***

Türkiye'ye döndükten sonra Arjantin Sineması hakkında, (itiraf edelim) birazcık da internetin bugün geldiği noktaya yavaş yavaş geliyor olması sayesinde, çok daha fazla bilgi edinebilmeye başladım. 

Fernando Solanas'ı öğrendim mesela. Tercer Cine'yi, 80 yıllarda ortaya çıkan Post-Diktatorya Sineması'nı falan öğrendim...

2011 Berlin Film Festivali'ni (Berlinale) takip etmek için gittiğim Berlin'de El Premio diye bir filmle karşılaştım. Bu filmin dili, anlatımı, görüntüleri; benim Arjantin'de tanıdığım çoğu insanın izlemek istediği filmlerin diline, anlatımına, görüntülerine hiç ama hiç uymuyordu. Bambaşka bir tempo, bambaşka bir mesele hakimdi El Premio filmine. 

Bu şekilde onlarca örnek sayabilirim. 2001 yapımı La Fuga mesela... Nasıl olurdu da, Arjantin gibi bir ülkeden böylesi "meselesi net" bir film çıkabilirdi, aklım almıyordu. Ama daha öncesinde: Bu filmler ben Arjantin'deyken neredeydiler?!



***

4. Hikaye: Usulsüz Park / İntikam / "Kendi işimi kendim görürüm!" (Bkz: "Yasal Düzenleme: Kaçak elektrik kullananların parasını biz ödeyeceğiz!")
Yıllar yılları kovaladı ve ben nihayet, Türkiye'ye döndükten sonra Arjantin'deki bir arkadaşımdan şöyle bir mail aldım: "Selam, sen ki bizim sinemamızla hayli ilgilisin, Ricardo Darín diye bir oyuncumuz var bizim, onun filmlerini kovala derim!"

Atladım tabii bu önerinin üzerine. 

Ne kadar filmi varsa Darín'in hepsini indirdim.

Duygusal bir gözle baktığımı tekrar ederek söylüyorum: Darín'in her filmine bayıldım. 

Kimilerini defalarca izledim hatta... 

Darín üzerinden Juan José Campanella'ya, daha yapacak çok şeyi varken vefat eden Fabián Bielinsky'ye, XXY gibi bir başyapıtla beni sarsan Lucía Puenzo'ya ve Relatos Salvajes'in yaratıcısı Damián Szifrón'a vardım. 

Her birinin aşağı yukarı tüm filmlerini izledim ve bugün şu tespiti, naçizane, yapabiliyorum:

"Ben Arjantin'deyken (2007-2008) Arjantinli sinemacılar filmlerini Arjantinlilere sevdirmeye çalışıyorlardı; şimdiyse Arjantinliler nihayet benimsedikleri sinemalarını tüm dünyaya sevdirmeye çalışıyorlar."

***

5. Hikaye: Kaza / Rüşvet / İntikam (Bkz: Yılmaz Güney - Baba, 1971 - Nuri Bilge Ceylan - Üç Maymun, 2008 ve "Biz zenginiz elhamdülillah, bi'şeycik olmaz bize!")

Relatos Salvajes de, bu "sinemamızı dünyaya sevdirelim" anlayışının son halkası. 

Ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar'ın zaten Arjantin Sineması'na destek verdiğini biliyordum. 2008 yılında hayli enteresan bir Arjantin filmi izlemiştim; La Mujer Sin Cabeza isimli bu filmin yapımcısı Almodóvar'ın ta kendisiydi.

Hatta bir röportajında kendisine "Yeni yönetmenleri destekliyor musunuz?" diye soran muhabire "Elbette; bilhassa Arjantin Sineması'na mümkün mertebe destek oluyorum; orada fevkalade gebe bir pınar var" şeklinde yanıt vermişti. 

Relatos Salvajes'in prodüktörü de yine Almodóvar!

Pedro Almodóvar'ın küçük kardeşi ve ortağı Agustín Almodóvar, Leticia Cristi, Esther García, Axel Kuschevatzky, Matías Mosteirín, Hugo Sigman ve Pola Zito. 
Bu isimler Relatos Salvajes'in yapımcılığında rol üstlenmiş isimler ve şu anda bu yazıyı okuyan herkese ufak bir önerim var: Bu sinemacıların adının künyesinde geçtiği her filmi izleyin, izlettirin. 


***

6. Hikaye: Aldatılmak / İntikam / Aynen devam. (Bkz: "Sen misin beni aldatan!")
Filmin müziklerine gelince; 2000 yapımı Amores Perros, 2006 yapımı Babel ve 2007 yapımı Into The Wild gibi filmlerin müziklerini yapmış Gustavo Santaolalla'yı görüyoruz. 

Gustavo Santaolalla, adını ABD'de de duyurmuş bir tür Latin Amerika John Williams'ı ya da belki Hans Zimmer'ı. Film müzikleri konusunda sırtınızı hayli rahat bir biçimde verebileceğiniz tıngır mıngır bir charango! (charango nedir?)

Bu konuda da bir öneri: Bilhassa Babel filminin soundtrack albümünü edinin ve dinleyin. Seversiniz sevmezsiniz bilemem, ancak farklı bir şeyler duyacağınızdan eminim. 

***

Filme gelince...

Hiçbir şey söyleyesim yok. 

Ufacık bir yazı, filmin keyfini kaçırabilir.

Tek söyleyebileceğim şunlar:

6 kısa hikayeden oluşuyor film.

1. Hikaye: Uçak / İntikam / İntihar. (Bkz: Andreas Lubitz)
2. Hikaye: Baba / İntikam /Cinayet. (Bkz: Kan Davası)
3. Hikaye: Araba / İntikam / İt Dalaşı. (Bkz: "Hatalı sollayan sürücünün kafasını levyeyle parçaladı.")
4. Hikaye: Usulsüz Park / İntikam / "Kendi işimi kendim görürüm!" (Bkz: "Yasal Düzenleme: Kaçak elektrik kullananların parasını biz ödeyeceğiz!")
5. Hikaye: Kaza / Rüşvet / İntikam (Bkz: Yılmaz Güney - Baba, 1971 - Nuri Bilge Ceylan - Üç Maymun, 2008 ve "Biz zenginiz elhamdülillah, bi'şeycik olmaz bize!")
6. Hikaye: Aldatılmak / İntikam / Aynen devam. (Bkz: "Sen misin beni aldatan!")

Kafa açıcı, mide bulandırıcı, komik, aykırı bir film Relatos Salvajes.

Arjantin Sineması'na bir şans verin ve muhakkak izleyin! 

Sadece bu yüzden değil; Arjantin ve Arjantinlilerin bize ne kadar çok benzediklerini görmek için de izleyin bu filmi.


0 yorum :

Yorum Gönder