Les Infidèles

14 Eylül 2012 Cuma

Les Infidèles


'Jean Dujardin' ve 'Gilles Lellouche'

Geçen kış küçük bir Fransız şehrinden Paris’e doğru trenle yola çıkacaktım. Elimde ufak bir el... Biletimi önceden almıştım ve tren garına tam vaktinde varmıştım. Aklımdakine göre trenim kalkacaktı ve Paris-Paris Austerlitz tren garına inecektim. Oradan da yalnızca bir kez yeraltı treni değiştirerek şehrin kuzeyine, Charles de Gaulle havaalanına varacaktım. Yetişmeye çalıştığım uçak 18.15’te kalkıyordu ve benim en geç yarım saat evvelinden havaalanında hazır beklemem gerekiyordu. Bu sebepten küçük Fransız şehrinin tren garına erken geldiğim, biletimi erken bir saate aldığım ve Paris’e erken varacağım için seviniyordum. Erkenciydim yani... Fakat bilmediğim; Fransa toprağına ufacık bir kar tanesinin düşmesiyle tüm taşıtların kalkış saatlerinin şaştığıydı… 

Sonuç: trenim üç saat rötar yemişti ve güneyime gidecek, kuzeyden kalkacak uçağa yetişme ihtimalim neredeyse kalmamıştı… 

Biraz bıkkın, bir eski bankın üzerine oturdum. Hava çok soğuktu. Kabanımın cebine ellerimi soktum ve içimdeki sese kulak verdim. Çok garipti. Açıklayamayacağım bir sebepten trenimin kalkmasını istemiyor gibiydim. Bu his beni ayılttı, sanki bir anda görünmez iki el yüzüme soğuk su çarpmıştı ve ben işte öyle doğruldum. Düşündüm sonra: “bu uçağın kalkmasını neden istemiyorum?” diye… Bilemiyordum. Cevap bulamıyordum. Ama içimdeki şeytani haylaz hazza da kulak tıkayamıyordum. 

Bu çok aptalca, dedim sonra ve kafamı dağıtmak için bir gazete bayisine girdim. Karşıma ilk çıkan dergiyi cebimdeki bozukluklarla aldım ve az evvel oturuyor olduğum banka geri döndüm. Derginin kapağına baktım ve bir sinema dergisini elimde tutuyor olduğumu fark ettim. “Güzel” dedim, ‘Cahiers du Cinema’dan sonra ilk defa bir popüler Fransız sinema dergisi okuyacağım, bu kafamı dağıtır zannedersem…” 

Öyle de oldu. Derginin kapağında iki tane zıpır adam vardı, smokinler içinde ve çapkın oldukları her hallerinden belli. Filmin ismi de ‘Les Infidèles’; yani ‘Sadakatsizler’. İlginç olmalı, diye iç geçirdim, muhakkak bir gün izlerim.” 

Paris’e gittim, kuzeye geçtim, uçak kalktı, ben ağladım, aylar sonra Türkiye’ye geldim ve ‘Les Infidèles’ isimli filmi edindim. Sonuç? İyilik sağlık…

***

2012 yapımı Fransız filmi 'Les Infidèles', en iyi erkek oyuncu dalında Akademi ödülü sahibi (2011) Jean Dujardin ile Gilles Lellouche'un hem yazıp, hem yönetip, hem de oynadığı matrak bir film. 

İsminin de gayet iyi anlattığı gibi günümüzde yaşanan türlü türlü aldatma ve çapkınlık hikayelerini konu alan bu Fransız filminin en önemli yanı; toplamda yedi ayrı yönetmenin elinden, farklı farklı bölümler halinde çıkması. Yani 1 saat 43 dakikalık bu film aslında tek bir hikayeyi değil, birçok hikaye üzerinden tek bir konuyu anlatıyor. Küçük küçük skeçlerle, aslında tek bir film oluşturulması gibi düşünülebilir. Bir skecin bir sonrakiyle anlatmak istenilen dışında hiçbir ortak noktası yok. Tamamen birbirinden ayrı ilerleyen küçük hikayecikler, bir araya geliyorlar ve işte 'Les Infidèles'...

'Filmin hikayesi.'

'Gilles Lellouche' kendisini iş üstünde basan karısına
 suçsuz olduğunu ve bu kadının buraya nereden geldiğini
 bilmediğini söylerken.
Jean Dujardin bundan iki yıl evvel Gilles Lellouche'u aramış ve ona aklındaki bu projeden bahsetmiş. Fikre tapan Gilles Lellouche ile Dujardin bir araya gelmişler ve henüz küçük bir fikir halinde olan projeyi olgunlaştırmışlar. 

Dujardin filmi oluştururken 63 yapımı İtalyan filmi I Mostri'den feyz almış. Bu film de tıpkı 'Les Infidèles' gibi skeçlerden oluşuyor ve yapım tarihi de göz önünde bulundurulursa kendi türünün ilk örneklerinden biri olarak tarihe geçiyor. 

'Notlar...'

-Fransız sineması küçük hikayelerin bir araya gelmesiyle oluşan 'omnibus film' ya da 'antoloji filmi' diye isimlendirilen filmlere havuzunda yer vermeyi sever. Zira 2006 yılında çekilen Paris, Je t'aime de işte böyle bir filmdi. Ama sadece Fransız sinemasıyla sınırlandırmayalım bu omnibus film anlayışını.  Öyle ki, üç meşhur yönetmen Michelangelo Antonioni, Steven Soderbergh, Wong Kar-Wai'nin Eros üçlemesi de bir omnibus film olarak değerlendirilebilir. 2004 yılında çekilmiş bu filmin içerisindeki üç bölüm yönetmenlere taksim edilerek çekilmiş ve film böyle oluşmuş: 

Michelangelo Antonioni - The Dangerous Thread of Things; Steven Soderberg - Equilibrium ve Wong Kar-Wai - The Hand... 

Fakat omnibus filmlerin bir sıkıntısı var: hikayeler kimi zaman birbirinden kopuk olabiliyor. Öyle olunca da film dağınık oluyor. Les Infidèles'de böyle bir sorun yok; ancak burada da hep aynı sözü, farklı farklı hikayelerle söylemek var. Böyle olunca da ister istemez hikaye kabak tadı veriyor...

-Filmde yalnızca iki skeçte görünen Guillaume Canet, hayranları için güzel bir sürpriz.

-Filmdeki kimi espriler, insanın karnına ağrılar sokabilecek düzeydeyken, kimi espriler sadece insanı 'gülümsetiyor' ve içten içe insana "pekala, sanırım daha düzeyi yüksek bir mizah anlayışı aranabilirdi" dedirtiyor... Sanırım yelpaze geniş tutulmak istenmiş.

-Jean Dujardin ile Giles Lellouche'un oyunculukları bence fevkalade iyi. Hele ki Brice de Nice (2005) filminden sonra Jean Dujardin'in geçirdiği evrime tanıklık etmek benim açımdan hayretler uyandırıcı düzeyde şaşırtıcı ve tabii kendine hayran bırakıcı... 

Utangaç Gilles Lellouche ve Jean Dujardin ABD'de bir otelde...
-Jean Dujardin'in ülkemizde de pek meşhur olan 'Bir Kadın Bir Erkek' dizisinin Fransız versiyonunda rol aldığını biliyor muydunuz? Merak edenler için "Un Gars, Une Fille"...

-Jean Dujardin'in en iyi erkek oyuncu Oscar'ını almasını benim ve sinemayla ilgili bir Fransız'ın üzerinde yarattığı etkiyi merak eden Türk, Şafak Sezer'in yarın Oscar aldığını hayal etsin yeter...

-Gilles Lellouche, Jean Dujardin, Guillaume Canet, Romain Duris, Marion Cotillard, Audrey Tautou, François Damiens, François Cluzet son dönem Fransız sinemasının önde gelen ve sinemayı ileriye taşıyan isimleridir. Bu oyuncuların filmlerini kaçırmayın. O veya bu şekilde size dokunur. 

-Bir öneri: izlemeyenlere 'Les Petits Mouchoirs' 2010 filmi şiddetle tavsiye edilir. 

'Son cümle...'

Les Infidèles filminden büyük bir cevap beklememek lazım; gitmek, izlemek, kafa dağıtmak lazım.


0 yorum :

Yorum Gönder